Amerikalı bir yargıç onu “kişinin
yalnız kalma özgürlüğü” olarak tanımlıyor. Yine yasalardaki tariflerinden
birisine göre “başkasının etkisi altında kalmadan karar verebilme” imkânı
olarak karşımıza çıkıyor. Peki, nedir mahremiyet veya diğer ifadesiyle
gizlilik. Bizler için önemi sadece sosyal açıdan değil bilimsel açıdan nedir
hızlıca bir bakalım.
Konuya taksonomik açıdan
yaklaşıldığında iki temel türü var: anayasal mahremiyet ve bilgi merkezli
mahremiyet. Anayasal mahremiyet daha çok kişinin kararlarını özgürce ifade
edebilmesi veya susma hakkını kullanmasıyla ilgili. Devletler vatandaşlarına bu
konuda imkân sağlamakla yükümlü. Mahremiyetin bu sınıfında mahremiyeti sağlayacak
olan güç vatandaşların birçok ihtiyacını karşılamakla yükümlü olan devlettir. Bilgi
merkezli mahremiyette ise kontrol bilginin sahibi olan kişidedir. Yani kişiler
kendilerine ait olan bilgileri/verileri istedikleri şekilde paylaşabilirler.
Bilgi merkezli mahremiyet
özellikle son dönem yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle daha gündemde olan
mahremiyet çeşidi. Her gün bilgi, resim, yorum, beğeni v.s. paylaşımı
yaptığımız sosyal medya kaynaklı sorunlar bilgi merkezli mahremiyet ile ilgili.
Hadi biz o bilgileri bilinçsizce dahi olsa bilerek paylaşıyoruz. Başımıza bir
şey gelse dahi bu bizim hatamızın sonucu. Ya bir de bizim bir hatamız olmadığı
halde başımıza gelenler veya gelebilecek olanlara ne demeli. Örnek mi
istiyorsunuz? Siz bir web sayfasına ikinci seferde daha hızlı girebilmek için
bir şeye izin veriyorsunuz ve karşıdaki sistem sizin bilgisayarınıza adına
çerez denen metin parçaları atıyor. Bu metin parçaları bilginiz haricinde
sizden veri toplamada kullanılabiliyor. Ayrıca; siz bir web sitesinden hizmet
almak için kayıt bilgileri veriyorsunuz ve bu bilgiler sizin izniniz olmadan
başkalarına satılıyor. Bizim her bilgimizi, her görüşmemizi tutan dünyaca ünlü
uygulamaların uluslararası istihbarat örgütleriyle veri paylaştığını sanırım
herkes duymuştur. İnsanın aklına hemen anayasal koruma geliyor fakat kimin
ülkesinin anayasasına göre korunacak. Hizmeti alanın yasaları farklı hizmeti
sunanın yasaları farklı. Bu durum özellikle de adına bulut bilişim dediğimiz
mecrada son derece vahim boyutlarda. Sahibi olmayan verilerin doğal olarak
mahremiyet eksenli koruması da eksik.
Gelişen bilgi teknolojileri bir
taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan da bize zarar verebiliyor,
en büyük zarar ise sanırım mahremiyet konusunda. Belki konuyu abarttığımı
düşünen olabilir ama abartmadığımı bazı örneklerle ifade etmek istiyorum. Çok sıklıkla
yaptığımız yerini bildir özelliği sayesinde saldırılara ne denli açık
olduğumuzu dememe gerek var mı? Paylaştığımız resimler sayesinde inançlarımızla
ilgili herkese ne kadar bilgi sunduğumuzun farkında mıyız? Bankacılık işlemlerinde
sorulan annenin kızlık soyadı basit bir iki profil gezintisi ile bulunamıyor
mu? Kişiler arasındaki gruplaşmalar uzman olmayan kişiler tarafından da tespit
edilemiyor mu? Bunu artırmak mümkün. Ne yapmak mı lazım…
Eğer mahremiyet yasal olarak
korunan bir olgu ise ve artık bütün dünya aynı ortam üzerinde geziniyorsa
birleşmiş milletler oturmalı ve bilişimle ilgili bütün dünya ülkelerini
bağlayan mahremiyeti destekleyici yasalar çıkarmalı. Kendi verilerini korumak
durumunda olan biz vatandaşlar ise birincisi sosyal medya uygulamalarında hesap
ayarlarının ne olduğuna çok iyi şekilde çalışmalı. Ayrıca, arkadaşlarınıza
güveniyorsanız bile arkadaşlarınızın arkadaşlarına güvenmek durumunda
olmadığınızı hatırlatmak isterim. Son bir tavsiye hep ortalıkta görünmek
isteyen kişiler bu durum size faydadan çok zarar getirecektir biraz geride
kalmayı lütfen öğrenin. Takip edin, paylaşın ama mahrem kalması gereken
şeylerinizi de paylaşmayın yoksa sanal âlemin insafına güven olmaz J
Mayıs 2016, Sivas
Hidayet TAKCI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder